Birkaç gündür , inşaat mühendisliği arkadaşlarımın çıkarttığı bu güzel dergi (KÖPRÜ) için neler yazabileceğimi kafamda tasarlıyordum ki bugün yaşadığım bir olay, yazıma nereden başlayacağımı gösterdi bana. Bir arkadaşımla Alsancak’da turluyorduk , hararetli bir şekilde koyu bir muhabbet dönüyordu aramızda bir yandan da mağazaların önünden geçerken etiket fiatlarına yorum getiriyorduk ki köşeyi döneceğimiz anda köşede, gayet konforlu bir sepette keyif yapan bir kediyi gördük vay be dedim, kediye bak lüks bir semte yolu düşmüş ve hayatı değişmiş ,mağazadakiler konfor içinde yaşatıyor onu … Gülüştük falan o an konunun üzerinde çok durmadık ta ki bugün gördüğüm o manzaraya denk; karşıdan karşıya geçmek üzereyiz ve yanımızdan beyaz renkli bir köpek yürüyor öyle bitkin, öyle bezgin ki usul usul “ yaya geçitinden” geçmek üzereyken fark ediyoruz ki bir araba hızla geliyor bir an refleks olarak köpeğe bağarıyoruz “hey geçmesene hişt “ umru değil o an, arabanın korna sesiyle başını kaldırıyor ve gözlerinde zaman zaman bir çok insanda da karşılaştığım umutsuz bir bakış … sonra çokta takmadan yoluna devam ediyor . Tabi benim ve arkadaşımın içi param parça neredeyse ağlayacağız… neyse yolumuza devam ediyoruz ki bir anda arkamızdan sesler geliyor, baktığımızda gördüğüm şey şuan bile gözlerimin dolmasına neden oluyor, birkaç kendini bilmez muhtemelen de 15 ile 17 yaşları arasında “genç beyler” köpeğe tekme atarak yanlarından uzaklaştırıyor… Aman Allahım yıkılıyoruz resmen ve kimse bir şey demiyor, belkide kendi dertlerinden etrafın farkında değiller kim bilir… - ne yapıyorsun sen ya diyorum tekme atan çocuğa ,- ne yapayım üzerime çıkacaktı diye bir cevap veriyor pişkin pişkin … Hayret verici bir soğukkanlılıkla onun da bir canı olduğunu ve başka şekillerde uzaklaştırabileceğini anlatmaya çalışıyorum karşımda o köpekten beklide daha “ hayvan “ bir varlığın olduğunu unutarak… Gözlerim doluyor köpeğe bakınıyorum ama ortalarda yok L Normalde pek yaklaşamam korkumdan ama o an görsem neredeyse sarılacağım …
Aklımıza bir gün önce gördüğümüz o kedi geliyor – işte kimilerimiz ya şanslı oluyoruz ya da o şansı kendimiz yakalıyoruz tıpkı o kedi gibi konfor ve keyif içinde yaşıyoruz, kimilerimiz ise o zavallı, bitkin köpekçik gibi oradan oraya savruluyoruz ve belki de şiddet görüyoruz!… Bu yaşadıklarımdan aldığım bir kaç ders var ; öncelikle ne olursa olsun her canlıya saygı duymamız gerekir bu dünya sadece bize ait değil , sanki sırf bize aitmiş gibi bencilce, hoyratça kullanıyor ve tüketiyoruz her şeyi … Börtü böceğin, kedinin köpeğin, ağacın çiçeğin vebalini alıyoruz…
Ve son olarak da; belki de o kedi ve köpek bazı şeyleri bizlere gösterebilmek için kullanılan figüranlardı , hayatta bunların daha niceleri olduğunu biliyor ve bu yazıyı paylaşıyorum… Belki bir gün biz de itilip kakılan biri olabiliriz ya da biz bir köpeğe tekme atabilecek kadar “canileşebiliriz” ve işte o zaman bu yazımın aklınıza gelmesini diliyorum… Sevmek güzel şeydir ve hani hep derler ya “bir insanı sevmek ile başlayacak her şey ve dünyayı sevgi kurtaracak” diye şu an can çekişen bir dünyada belkide sevmeyi unuttuğumuz içindir bu yaşadıklarımız… Ağacı, kuşu, börtü böceği, doğayı, hayvanı , insanı ve en önemlisi de kendinizi her zaman sevin …
Sevgiyle Kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder